Hüseyin Cemil Meriç Türk sosyolojisi, tarihi,edebiyatı ve felsefesi üzerine yazılar yazmış, bir çok deneme, makale, inceleme ve araştırma yazıları bulunan ünlü bir düşünür ve yazardır.
Cemil Meriç (1916-1987)
Cumhuriyet Dönemi Türk Düşünürü
Cumhuriyet dönemi Türk düşünce hayatının önde gelen isimlerinden biri olan Cemil Meriç, 1916 yılında Hatay’da dünyaya gelmiştir. Günümüzde Yunanistan sınırları içinde yer alan Batı Trakya’nın Evros iline bağlı Dimetoka ilçesinde hâkim Mahmut Niyazi Bey ile Zeynep Ziynet Hanımın üç çocuğundan en küçüğüdür. Aile Balkan Savaşları sırasında Anadolu’ya göç etmiş ve Osmanlı İmparatorluğu döneminde İskenderun Sancağına yerleşmiştir. Mahmut Niyazi Bey hâkimlikten ayrılarak Reyhaniye’de Ziraat Bankası müdürlüğüne geçmiştir. Daha önce iki kız çocuğu bulunan ailenin 16 Aralık 1916’da (Hicri 1332) doğan üçüncü çocuğuna Hüseyin Cemil adı verilmiştir. Aile daha sonra Antakya’ya göç etmiştir.
Bir düşünür olarak Cemil Meriç’in kimliğinin şekillenmesinde Birinci Dünya Savaşı sonrası Fransız mandasına giren Antakya’da büyümüş olmasının etkisi vardır. Zira her şeyden önce Meriç, Fransızca’ya olan hâkimiyeti ve Fransız düşünürlerin, romancılarının çevirileriyle Cumhuriyet dönemi Türk düşüncesinde yer edinmeye başlamıştır. İlk ve orta öğretimini Antakya’da tamamladıktan sonra Antakya Sultanisi’nde okumuştur. Tercümanlık mesleğini edinmesini sağlayacak kadar Fransızca’yı bu lisede öğrenmiştir. Aralarında Kurtuluş Savaşı sonrası yüzelliliklerden olan şair ve filozof Rıza Tevfik’in de yer aldığı hocalarının Meriç’in edebiyat ve felsefeye olan ilgisinde önemli etkilerinin olduğunu günlüklerinde, Jurnaller’inde, dile getirmiştir.
Liseyi Antakya’da bitirmeden 1936-1937 eğitim-öğretim yılı için İstanbul’da Pertevniyal Lisesi’ne geçen düşünür, Marksizm’e ilgi duyduğu bu gençlik yıllarında İstanbul’da Türk solunun önemli isimlerinden Nazım Hikmet’le ve Kerim Sadi ile tanışmıştır. Geçim sıkıntıları nedeniyle İstanbul’da hayatını idame ettirememiş ve yeniden Antakya’ya dönmüştür. Antakya’da yerel Fransız idaresinin Tercüme Bürosunda işe girmiş, çok kısa bir süre çalıştıktan sonra Reyhanlı Batı Ayrancı köyünde ilkokul öğretmenliği, Türk Hava Kurumu’nda sekreterlik, belediyede kâtiplik gibi geçici görevlerde bulunmuştur. Bu dönemde Antakya’da yaşayan ve Antakya gazetesini çıkaran bir başka yüzellilik Tarık Mümtaz ile görüşmesi komünist olarak mimlenmesine yol açmıştır. 1939 Nisan ayında Marksist olmak ve bağımsız Hatay Devleti’ne karşı olmak suçundan idam talebiyle yargılanır. Mahkemede Marksist olduğunu kabul ettiğinde, kendi deyimiyle, “tek işçinin elini sıkmış” değildir. İki ay tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakılır.
Cemil Meriç, 1940 yılında Fransızca öğrenimi için ikinci kez İstanbul’a gelmiştir. Yabancı Diller Yüksek Okulu-Fransızca Bölümündeki öğrenciliği sırasında çeşitli dergilerde ilk makaleleri ve çeviri eleştirileri yayınlanmaya başlamıştır. Yine henüz öğrenciliği devam ederken 1942 yılında Fevziye Menteşoğlu ile evlenmiştir. Mezun olduktan sonra zorunlu hizmetini tamamlamak üzere stajyer öğretmen olarak Elazığ Lisesi’ne tayin edilmiştir. Burada iki yıllık görevinden sonra Fransızca öğretmenliğinden ayrılarak İstanbul’a dönmüştür. Balzac’ın Altın Gözlü Kız romanı ilk çeviri kitap olarak 1943 yılında yayımlanmıştır. İstanbul’a döndükten sonra da yaşamını bir süre çevirilerle idame ettirmiştir. 1945 yılında oğlu Mahmut Ali, 1946 yılında kızı Ümit Meriç dünyaya gelmiştir.
1952-1954 arası yılların ortalarında Işık Lisesi’nde Fransızca öğretmenliği yapmıştır. İleri derecede miyop ve hipermetropisi bulunan Meriç 1950’lerin ortalarında görme yetisini yitirmeye başlamıştır. İstanbul’da Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde geçirdiği ameliyatların başarılı olamaması üzerine 1955 yılında tedavi için “rüyalarının şehri” Paris’e gitmiştir. Altı aya yakın süren Paris Quinze-Vingts Hastanesi’ndeki tedavisi başarılı olamamış ve görme yetisini bütünüyle kaybederek Türkiye’ye dönmüştür. Meriç hayatı boyunca bir daha görememiştir.
Bir kitap tutkunu olan, bütün hayatını okuyup yazarak, çeviriler yaparak geçiren Meriç, bu edimleri çocukları, eşi ve öğrencilerinin desteğiyle yerine getirebilmiştir. Başta kızı Ümit Meriç olmak üzere etrafındakiler düzenli olarak düşünüre kitap okumuşlar ve dikte ettiklerini yazıya dökmüşlerdir. Hayatı bu dönemden itibaren artık büyük ölçüde okunanları dinleyip, dikte etmekle geçer olmuştur. 1963 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Nurettin Şazi Kösemihal ve yine bu bölümden Prof. Dr. Cahit Tanyol’un talebi üzerine sosyoloji ve kültür dersleri vermeye başlamıştır. 1964 yılında da ilk telif kitabı Hint Edebiyatı’nı (Bir Dünyanın Eşiğinde -1976) yayımlamıştır.
...Devamını okumak için linkten faydalanabilirsiniz.